Bağırmak ne rahatlatıcı bir eylem...

A Perfect Day - Mükemmel Bir Gün

İsim itibariyle mükemmel bir dram çağrışımı yapmıştı öncelikle bende,

Yönetmenliğini Fernando Leon De Aranoa'nın yaptığı, Benicio Del Toro'nun başrolünü aldığı (aslında bence tam da başrol değil gibi çünkü film o kadar muntazam parçalanmış ki herkese eşit sahne ve söz verilmiş gibi) filmde savaşın soğuk, acımasız yüzü ne yazık ki karşımızda, fırtınalı sahnelere yakışan sakin, dinlendirici ve savaş karşıtı bir şarkı 'Where Have All the Flowers Gone? ile birlikte

Film 'Balkanlarda Bir Yerde' geçiyor. Bu tarz belirsizlikler filmde bağlayıcı bir etken olabilir. (Benim üzerimde işe yarıyor) Puzzle gibi düşünüyorum sanırım, neresi olabilir acabaa...

Sosyal Güvenlik görevlileri, çevre ve su temizliği çalışanlarından oluşan kurgu bir kadro ve bu kadronun başına gelen trajikomik hikaye anlatılıyor filmde

Etkileyici sahneler filmin çoğunluğunda mevcut ancak yerel halk ingilizce bilmezken 'top' arayışına çocuk ısrarıyla devam eden Nicola'nın İngilizce konuşabiliyor olması filme absürd mizah kazandırmış bunun dışında filmde ayrı bir mizah ve hareket var.

Evet, konu çevre ve su temizliği ve güvenlikten sorumlu olan görevlilerin yörede bulunan 3 tane kuyudan birine atılan cesedi çıkarmak için harekete geçmesiyle başlıyor. Diğer iki kuyunun etrafına mayın döşendiği için tek çare bu kuyu ve ona da ceset atmışlar, ceset suyu kirletecek ve kuyu kullanılamaz hale gelecek, filmin ilerleyen dakikalarında saflığı, fırsatçılığı, şans faktörünün önemini, çaresizliği görüyoruz. Kullanılamayan suyu fırsat bilenlerin para ile satması gibi, Can güvenliğini, komşunun aslında düşmanın da olabileceğini görüyoruz. Nicola'nın yıkık dökük, virane yollarda sadece bir 'futbol topuna' tutunmasına, ısrarla 'topunu' istemesine takıldım ve oldukça duygulandım doğrusu

Filme dönecek olursak öncelikli görevleri cesedi kuyudan çıkarmak olan sorumluların ipi cesedi yukarı çıkarırken kopar ve neredeyse tüm bölgede ip ararlar, en sonunda ipi Nicola'nın evinde 'çok acı ve sarsıcı bir deneyim ile' bulurlar ve cesedi çıkarmak için alana doğru yola çıkarlar. Tabii ki yolda engel olmazsa olmaz ama atlatılır ve kuyu başına gelirler, Mambru kuyuya iner, ipi cesede bağlar ve yavaş yavaş yukarı çıkarırlarken o prosedürün olmazsa olmaz kısmı yeryüzünden sinsice gülümser. İzlenmesini önerdiğim bir film olduğu için film hakkında detay vermemeyi tercih ediyorum ama keyifle soundtrack linkini paylaşıyorum

Keyifli dinlemeler ve iyi seyirler

          'a perfect day soundtrack'
https://www.youtube.com/watch?v=AwzaifhSw2c&index=1&list=PL6rLBxQhpzWryXHRyUybeIEZVXjzGmGg0

Kültürel Yozlaşmanın Fevkinde

Söyleyecek söz y(ç)ok.

Demek yeterli mi?
Değil!
Ne yapılabilir?
Bilinmiyor, teşhis konamadı :D

Zorlu ve o kadar tozlu bir yol ki ne başı belli ne sonu
Kültürel yozlaşma, ne zaman başladı?
hi bir de ayrıca, ben bunu kültürel yozlaşma olarak algılıyorum, bireysel bir mevzu yani
Yıllardır dinlemekten bir türlü bıkamadığımız
Nihat Doğan benzetmesi gibi 'kestikçe daha güçlü ve gür çıkan bir sakal' misali bir hal
Neden kültürel yozlaşma diyorum önce ona açıklık getirmek isterim
Batının modernliği derken fazlasıyla açık giyinmeyi, sınırsız davranmayı, ahlaki değerleri hiçe sayıp yapılan her türlü saygısızlığı rahat hareket etmeye bağlayan bir akım içindeyken niçin, soruyorum niçin sanatsal, ahlaki etik, insana saygı kısmını örnek almıyoruz?

Niçin bizim halkımız 'arabada beş evde on beş' gibi kültürel seviyesi fazlasıyla düşük, hiç bir ahlaki nitelik taşımayan bir şarkıda bayıla bayıla dans ediyor?

Niçin 'elinde patladı Bonzai' derken gencecik bireylerin hayatına mal olan bir madde değil de dans edilecek bir şey çıkıyor ortaya

Yandan Halime'm yandan, severim seni candan derken Halime'ye olan güzel, temiz, safiyane duygular anlatırken şarkı, birden, nereden çıkıyorsa çıkıyor 'boşan gel kocandan' diyor saygıdeğer san''atçı
Nerede kaldı ailenin kutsallığı

Sonraaa sorarım bu 3 kişilik kafa karışılığı, bilinmezlik bir börekle nasıl kurtulacak????

Yaşadıkça Görüyoruz Aslında

Bazen bazı kayıplar acıtır
Aslında orada olduğu bilinir ama
Kendiliğinden gitmesi üzer bazen
Mesela bardak kırılır o parçacıklardan een görünmeyeni gelir ya işaret parmağımıza ya da ayağımıza batar
Günlerce orada durur ama attığımız yanlış bir adımda hissettirir ya kendini işte o kayıplar bahsettiğim
Ve geri dönüşü olmaz olsa da kısa süreli
Yalnız bu kayıplar olmazsa büyüyemeyiz sanırım

Merhaba :)

http://www.youtube.com/watch?v=rk4OYJ83q3Q


Hepinize, hepinize merhaba

Ne güzel kelimedir
Merhaba
Farsça'dan dilimize geçmiş
Bu kelime 'benden sana zarar gelmez' anlamıyla her günümde

ve inanarak söylüyorum
inanarak söylemeyenlere ise 'hoşçakal' demek bazen erdem oluyor

rahatlıkla diyebilen tebrik mi edilmeli yoksa iştahı eleştirilmeli mi bilemem

ben'den kareler

Dünyaya 164 cm'den bakan ben her sabah belli bir saatte uyanır ve her uyandığımda bu akşam erken uyuyacağım diye kendime söz veririm. Ama hayat o kadar hareketli, kaçırılmaması gereken bir tren ki o trenle seyahat etmekten kendimi bir türlü alıkoyamam ve bir bu sözümü tutamaz halde her gece huzurlu yatağıma geri dönerim.
Anlaşılacağı üzere hareketi severim. Yorgunluk gelsin de boşa harcanmış anlardan değil dolu dolu geçirilmiş anlardan gelsin.
Genelde her şeyi severim, 'en'lerim yoktur, duyguların derinliğine inanırım sanki daldıkça kat edilecek mesafesi artan okyanuslar gibi

kırk küp kırkınında kulbu kırık küp

39
Her defasında yaşamıyorum, arada bir
Çoraplara, çillere, diş tellerine olan hayranlığımdan bahsetmiştim daha önce
Duştayken söylemeyi sevdiğim şarkı
'Tori Amos - Wednesday
Beyonce - Hello'
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış olmak üzere repertuvarım değişkenlik gösteriyor.
Bir adaya düşsem yanıma alacağım 3 şey
böyle bir şey yok

önüm arkam sağım solum Triceps

:)))
Kol zayıf noktam
Bana kolunu uzat ve öyle kal :)
Triceps manyaklığım benimle birlikte, daima
Yanlışlıkla gitmesin elim saatlerce kalabilir
çünkü kol kaslarını seviyorum ve bir nevi "masaj"
Bana da iyi geliyor
Kolun sahibine de...

kafam karışık

Bazen abartabiliyoruz
Sevgiyi, önemsemeyi
Öfkeyi
Duyarlılığı
Sınırım olmayabiliyor bazen
Kendimi zorlayacak kadar sarılabiliyorum bir düşünceye bazen
ya da birisine

Göremiyorum
Çok büyük kayıplar vermedim ve bu yüzden şanslıyım
Ama bu vermeyeceğim anlamına gelmiyor işte bu ince ayrıntıyı kaçırıyorum genelde

Pişmanlıklarım yok ama olmayacağı anlamına gelmiyor
Tedbirsizim belki ama hep korumacıyım
Nedense bu tavrım, anlamadım

Keşkelerim var ve azaltmaya çalışıyorum
Ve işte bu kadar kopuk olabiliyorum

döndüm bir baktım kendimi gördüm

Yazı boyutunda küçük harflerim
Hayatta uzun, bazen engebeli, çukurlu bazen kıvrımlı ve düz bir yolum
Günde güneşim, yağmurum
Gecede yıldız

Bugün maviyim
Yarın belki yeşil belki mor

Mutluluğum, deliliğim içimden

Kimine göre huzurum
Kimine göre asabiyet
Ve kimine göre aşk...

kitap okurken müzik dinlemek müzik dinlerken uygun bir şeyler içmek ...

Çok keyif aldığım bir eylemdir kitap okumak
o kadar severim her birini
son zamanlarda (içsel dünyamda) keyfimi kaçıran en önemli 2'den ilki kitap okuyamamak

iş hayatı koşturmaca, kurslar etkinlikler derken kendime ayıramadığım zamanın acısı sırada bekleyen kitaplarımdan çıkıyor sanki

neyse ki her zaman yaptığım gibi bana kalan en ufak zaman dilimini okumaya ayırmaktan gram üzüntü duymuyorum.

çok sesli müzikler kafa karıştırmada, klasik müzikler ise yorgun bedenin uykuya teslim olması için gereken ortamı sağlamada birbiriyle yarışır haldeler doğrusu

her birinden ayrı olarak 20'li yıllar takıntım,
kitap okurken o zamanların müziğini dinlemek bana inanılmaz iyi geliyor.
'Ragtime' furyasının başladığı o zamanların coşkulu ve odaklanmaya yardımcı müziği ile kitap okumanın keyfi paha biçilemez.

bir de bir yandan kitap okuyor diğer taraftan müzik diliyor ve hafif bir şeyler yudumluyorsanız huzur içinde yüzüyorsunuz demektir.

bununla ilgili olarak
http://drinkify.org/   çağımız paylaşımcılığını güzelleştirecek bir website,
dinlenilen şarkıda içilebilecek en uygun içki önerisi ve yapılışını veren bir site,
kitap+müzik
müzik+içki

deneyin görün :)